Bölümümüz Öğrencileri ve Akademik Personeli, Yaş’ta Gerçekleştirilen Erasmus+ BIP Programına Katıldı

Romanya’nın Yaş (Iași) kentinde, Alexandru Ioan Cuza Üniversitesi Tarih Fakültesi ev sahipliğinde 13–18 Ekim 2025 tarihlerinde Erasmus+ Blended Intensive Programme (BIP) kapsamında “SOUTHEAST EUROPE IN THE 20TH CENTURY: BETWEEN CONFLICT AND COOPERATION” başlıklı bir haftalık program düzenlendi. Programa, Çankırı Karatekin Üniversitesi Tarih Bölümünden 20 öğrenci ile bölüm öğretim elemanları Arş. Gör. Dr. Ahmet Sezgin ve Arş. Gör. Dr. Seren Çelebi; Makedonya Üniversitesi’nden (Yunanistan) 5 öğrenci ve 2 akademisyen; Szczecin Üniversitesi’nden (Polonya) 5 öğrenci ve 2 akademisyen; ev sahibi Alexandru Ioan Cuza Üniversitesi’nden ise 5 öğrenci ve 7 akademisyen katıldı.


Açılış, 13 Ekim Pazartesi günü Casa Universitarilor binasında Rektör Yardımcısı Prof. Nicoleta Popa, Tarih Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Laurențiu Rădvan, Doç. Dr. Adrian-Bogdan Ceobanu ve Öğr. Gör. Dan-Alexandru Săvoaia’nın konuşmalarıyla yapıldı. Aynı gün Doç. Dr. Teodor Moga “Elusive Westernisation: Security, Nationalism and State-Building in Southeast Europe” başlıklı dersi verdi; ardından Prof. Renata Nowaczewska, Demir Perde’nin iki yakasını birleştirmede ABD değişim programlarının rolünü kamu-özel ortaklığı ekseninde ele aldı. Program 10 Ekim’de çevrim içi bir ön oturumla başlamış; Prof. Yorgos Christidis “1949–1999 Arası Yunan Dış Politikası ve Güneydoğu Avrupa” dersini sunmuştu.
Hafta boyunca dersler ağırlıkla Alexandru Ioan Cuza Üniversitesi Müzesi’nde yürütüldü. “Diplomatic Ties” oturumlarında Doç. Dr. Adrian-Bogdan Ceobanu, 20. yüzyıl başında Romanya’nın Güneydoğu Avrupa’daki diplomatik ve konsolosluk ağını; Doç. Dr. Adrian Vițalaru ise “A School for Diplomats” başlığıyla iki savaş arası Balkanlar’daki ağın dönüşümünü anlattı. Doç. Dr. Ionuț Nistor, 1939–1945 savaş yıllarında Romanya diplomasisinin bölgesel sınamalarını işledi. Çarşamba günü Öğr. Gör. Alexandru-Dan Săvoaia, 1918 sonrası Avrupa’da Romanya’nın çok taraflı diplomasi olanak ve sınırlılıklarını; Prof. Anna Szczepańska-Dudziak ise sosyalist blokta kamusal-kültürel diplomasi ve bölgesel iş birliğini (Polonya-Çekoslovakya’dan Güneydoğu Avrupa’ya) tartıştı. Aynı gün Vasile Pogor Müzesi’ndeki oturumda Doç. Dr. Mircea-Cristian Ghenghea, I. Dünya Savaşı’nda Romanya’nın seçeneklerini “Between the Hammer and the Anvil” başlığıyla değerlendirdi.
Saha ayağında, 16 Ekim’de “Acad. Mircea-Petrescu Dîmbovița” Cucuteni-Băiceni-Cotnari arkeolojik araştırma üssüne gezi düzenlendi; Öğr. Gör. Andrei Asăndulesei, Yaş ilindeki II. Dünya Savaşı trajedilerine odaklanan “Savaş Alanı Arkeolojisi” çalışmalarını paylaştı. Kültürel programda şehir turu, Erasmus Gastronomi Atölyesi, Turkish Bath Center for Contemporary Arts ziyareti ve The House of Museums gezisi yer aldı.
ÇAKÜ katkısı programın final gününde öne çıktı: 17 Ekim’de Arş. Gör. Dr. Seren Çelebi “Romania in World War II” başlıklı dersi, Arş. Gör. Dr. Ahmet Sezgin ise “Nationalist Mobilization and Cooperation in the Post-Ottoman Balkan Nation States in the 20th Century” başlıklı sunumu gerçekleştirdi.

Arş. Gör. Dr. Seren Çelebi, Romanya’nın iki savaş arası rejim dönüşümü ile II. Dünya Savaşı deneyimini odaklı bir çerçevede anlattı. Parlamenter monarşiden 1938’de II. Carol’un “krallık diktatörlüğü”ne geçiş, Lejyoner Hareket’in yükselişi ve bastırılması, 1940 yazındaki ardışık toprak kayıpları (Besarabya–Kuzey Bukovina, Kuzey Transilvanya, Güney Dobruca) sunumun ana eksenini oluşturdu. Çelebi, Antonescu döneminde Mihver’e katılımı, antisemit politikaları ve iç şiddeti, Doğu Cephesi’nde Besarabya’nın geri alınmasından Odessa ve Stalingrad hattındaki ağır zayiatlara uzanan askeri seyri rakamlarla aktardı. 23 Ağustos 1944’te Kral Mihai’nin darbesiyle Mihver’den kopuş ve Romanya’nın 260 günlük Müttefik muharebelerine 38 tümenle katılımı öne çıkarıldı. Sunum, Paris Barış Antlaşması’yla Kuzey Transilvanya’nın iadesi, Sovyet işgali ve 1947’de monarşinin kaldırılmasına uzanan “sovyetleşme” sürecini, sınır–rejim–toplum üçgeninde bütünleştirdi.

Arş. Gör. Dr. Ahmet Sezgin, programda yaptığı sunumda Balkanlar’ın 20. yüzyıl hikâyesini “milliyetçi seferberlik ile zorunlu iş birliği” ekseninde derinleştirdi. Sezgin, 19. yüzyıldan itibaren yükselen ulus-devlet arzusunun etnik homojenlik hedefiyle şiddeti tetiklediğini, buna karşılık küçük devletlerin ayakta kalabilmek için dönemsel ve pragmatik ittifaklar kurmak zorunda kaldığını vurguladı. Sunum, Balkanizasyon kavramının eleştirisinden başlayarak (Todorova’nın “Balkanizm” okuması ve oryantalizmle farkları), Osmanlı’daki millet düzeninin modern ulusçulukla çözülüşüne ve Lord Curzon’un Lozan’daki “halkların ayrıştırılması (unmixing of peoples)” ifadesinin tarihsel anlamına uzandı. Sezgin, irredantist projelerin (Yunanistan’da Megali İdea, Sırbistan’da “Büyük Sırbistan”, Bulgaristan’da “Büyük Bulgaristan”, Arnavutluk’un etnik bütünleşme arayışı) sınırları kalıcı bir gerilim kaynağına çevirdiğini, Balkan Savaşları’nın birinci aşamasında (1912) “ortak düşman” karşısındaki dayanışmanın, ganimet paylaşımı aşamasında (1913) aynı hızla çatışmaya döndüğünü örnekledi. 1923 Türk-Yunan Zorunlu Nüfus Mübadelesi’ni ulus-devlet mantığının “çoğulculuğun tasfiyesi”ne dönüştüğü dramatik bir kırılma olarak değerlendirdi. Birinci Dünya Savaşı sonrası düzenin “galipler-mağlup edilenler” dengesizliğiyle kurulduğunu belirten Sezgin, Yugoslavya Krallığı’nın kuruluşunu Sırp merkezileşmesi ile “Güney Slav birliği” idealinin gerilimli sentezi olarak, Neuilly Antlaşması’nı ise Bulgar siyasetini revizyonizme kilitleyen “İkinci Millî Felaket” olarak niteledi. 1930’larda ulus inşasının araçları olarak tarih yazımı, dilin “arılaştırılması” ve otoriter liderlik pratiklerini, bölgesel ölçekte ise Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya’nın statükoyu korumayı amaçlayan 1934 Balkan Paktı’nda buluştuklarını, fakat İtalya-Almanya tehdidine karşı bağlayıcı bir güvenlik garantisi üretilemediği için paktın zayıf kaldığını anlattı. İkinci Dünya Savaşı’nda yerel milliyetçiliklerin şiddetle yeniden sahneye çıktığını, Soğuk Savaş’ta ise ideolojik kamplaşmanın milliyetçilikleri bastırmak yerine “dondurduğunu” söyleyen Sezgin, Tito dönemi Yugoslavya’sındaki “kardeşlik ve birlik” dengesinin liderliğe bağımlı kırılgan yapısını ve 1980’ler sonrası ekonomik krizle birlikte çözülüşü hatırlattı. 1990’lar savaşlarını, 19. yüzyıldan miras anlatıların politik mobilizasyonda yeniden araçsallaştırılmasının trajik sonucu olarak okudu. Sunumun son bölümünde Sezgin, Soğuk Savaş sonrası dönemde AB/NATO entegrasyon hedeflerinin iş birliği için güçlü bir çerçeve sunduğunu; SEECP ve CEFTA gibi bölgesel platformların kalıcı barışın kurumsal zeminini oluşturduğunu belirtti. Ancak Bosna-Hersek’in Dayton sonrası yapısı örneğinde görüldüğü gibi kimlik, sınır ve tarih anlatıları üzerindeki düğümlerin tamamen çözülemediğini, bu nedenle Avrupa-Atlantik çapa ile yerel uzlaşı mekanizmalarının birlikte işletilmesi gerektiğini vurguladı.

13–18 Ekim 2025’te gerçekleştirilen programın (SOUTHEAST EUROPE IN THE 20TH CENTURY: BETWEEN CONFLICT AND COOPERATION) kapanış oturumlarında Sezgin’in bu çerçevesi, bölgenin “çatışma-iş birliği” sarkacını açıklayan bütüncül bir analitik hat olarak öne çıktı.

18 Ekim’de katılımcılara sertifikaları verildikten sonra Casa Universitarilor binasında veda resepsiyonu yapıldı. Bütün program boyunca yürütülen yüz yüze oturumları, 3 ve 22 Ekim’deki çevrim içi toplantılar tamamladı.

Güncel Balkan tarihine güvenlik, diplomasi, kültürel diplomasi ve savaş arkeolojisi gibi farklı disiplinlerin penceresinden bakan BIP, öğrenciler ve akademisyenler arasında karşılıklı anlayışı güçlendirirken, Güneydoğu Avrupa’nın 20. yüzyılda çatışma ve iş birliği arasında salınan karmaşık hikâyesini çok katmanlı bir programla ele aldı.

Yayınlanma Tarihi: 24 Ekim 2025 Cuma